29 Kasım 2013 Cuma

mamacim.com Online Alışverişi

          mamacim.com'dan çarşamba günü yaptığım alışveriş kargom bugün geldi. Taze alışverişin yazısı da bir başka oluyor:) Bu online alışveriş sitesinde yok yok. Renkli kozmetik, mineral kozmetik, dermo kozmetik ve eczane ürünleri hepsi var. Özellikle eczane ürünleri kullanıyorsanız bu siteye bir göz atmanızı tavsiye ederim. Çoğu markanın ürünlerinde de hatrı sayılır indirimler oluyor.
          Kargo ücreti ödüyorsunuz tabii pek çok online alışveriş sitesinde olduğu gibi ancak kargo ücreti diğer sitelere göre çok çok makul (3 lira bile değil ki belirtmeden geçemedim.).
          Peki ne aldık bu siteden; Avene Cleanacne K sivilceli ciltler için tedavi amaçlı nemlendirici ve Avene Cleanacne tonik yine sivilceli ciltlere yönelik bir ürün.
          Özetle bu alış veriş beni ziyadesiyle mutlu etti. mamacim.com'un gönderdiği minik hediyeler de mutluluğuma mutluluk kattı;)
 
 
(Hediyem var;Avene makyaj çantası, Vichy idealla serum, La Roche-Posay BB krem testerları)

28 Kasım 2013 Perşembe

Nivea Duşta Vücut Kremi

          Kışın soğuğunun iyice hissedildiği günlerdeyiz. Bu mevsimde her cilt tipinde kuruluk yaşanması doğal bir durum. Hele birde duşta oldukça sıcak su kullanıyorsanız cildinizin ekstra kuruması kaçınılmaz.
          Benim cildim yaz kış kuru zaten; hatta bacaklarımda nemsizlikten dolayı pul pul bir görünüm bile olurdu tabi Nivea duşta vücut kremiyle tanışana kadar. Bu ürünün kuru ve normal ciltler için iki farklı çeşidi var.
Benim kullandığım kuru ciltler için olanı; badem yağlı formülü ile cildimin ihtiyacı olan nemi sağlıyor. Klasik Nivea kokusu bu üründe de kendini gösteriyor. Kullanımı da oldukça pratik;


resimde görüldüğü gibi önce duşumuzu alıyoruz çıkmadan önce Nivea duşta vücut kremimizi sürüyoruz sonra tekrar durulanıp çıkıyoruz. Kesinlikle yağlı bir his vermeden nemlendiriyor. Giysilerimizde de leke bırakmıyor.
          Duşta vücut kremi kullanmaya başladığımdan beri body losyonları kullanmaz oldum. Kokusunu ve pratikliğini inanılmaz sevdiğimi söylemeden edemeyeceğim.

27 Kasım 2013 Çarşamba

LOREAL KAYISILI PEELİNG


          Severek kullandığım peelingin yazısını yazma zamanım geldi diye düşünüyorum. Yaklaşık 3 aydır haftada bir ve  ya iki kere kullanıyorum. Hoş hafif bir kayısı kokusu var. Yapısına gelince; jel kıvamında bir ürün ve içinde minik tanecikler var.
          Üzerinde her cilt tipine uygun yazıyor. Benim cildim karma, haftada bir cildimi ölü hücrelerden arındırmak için ideal fakat iki defa kullandığımda özellikle yanaklarımda kuruluk oluyor. Bu durumu göz önünde bulunduracak olursak kuru ve hashas ciltlerin dikkatli kullanmasında yarar var derim.
          Şimdi geldik peelingin en sevdiğim özelliğine ambalajı; ürünün tasarımını oldukça başarılı buluyorum. Ayrıca şişenin tam ortasında kauçuk bir ped bulunuyor. Az miktarda ürünü bu pede döktükten sonra ıslak yüzüme uyguluyorum. Böylelikle hem ürün bol bol köpürüyor hem de pedin girintili çıkıntılı yapısı cildimi derinlemesine temizliyor. İşte bu özelliği benim için peelingin kullanımını eğlenceli kılıyor. Bu sebeple sevdiklerime de bu üründen alıp hediye ettim :) Yorumlar gayet olumlu belirtmek isterim.
          Eğer siz de peeling arayışındaysanız bu ürüne şans verebilirsiniz; ayrıca farklı cilt tiplerine göre farklı özellikte olan çeşitleri de var. Bunların içinden kendinize uygun olanını seçebilirsiniz.

26 Kasım 2013 Salı

Bugüne Kadar Kullandığım Makyaj Temizleme Ürünleri Hakkında


          1)Nivea çift etkili göz makyajı temizleyicisinin mavi kısmı yağlı katmanını oluşturuyor, ürün çalkalanarak pamuk yardımıyla göz makyajını temizlemek için kullanılıyor. Belirtmek isterim ki ne kadar çalkalarsanız çalkalayın bu iki katman pamuğa dökmeden yine birbirinden ayrılıyor. Göz makyajını da öyle tek hareketle falan temizlemiyor; ovalamak zorunda kalıyorsunuz. En olumsuz yanını da en son söylemek istedim ürün tenime değer değmez cayır cayır yakıyor. İtiraf edeyim ürünü bitiremeden çöpe attım.

          2)Diadermine 3 in 1 temizleyici su sprey ambalajı ve yağsız yapısı ile ilgimi çekmişti. Hem ten hem göz hem de dudak temizliğinde kullanılabiliyor olması en büyük artısıydı; fiyatı da oldukça avantajlı olunca hemen almıştım fakat; denedikten sonra verdiği vaadleri yerine getirmede yetersiz olduğunu gördüm. Makyajı zor çıkarıyor; öyle derinlemesine de bir temizlik yapmıyor. Özellikle göz makyajı temizliğinde çok yetersiz. Ayrıca benim cildimde kuruluğa yol açtı.
 
          3)Loreal skin perfection mineral makyaj temizleme suyu; şimdiye kadar anlattığım iki ürünün bir adım önünde, çok hafif kokulu yağsız bir yapısı var. Göz makyajını temizlemede başarılı ancak göz çevremde yanma yapıyor. Cildimi tamamen bu ürünle temizledikten sonra temizleme jelim ile hemen yıkamak istiyorum; çünkü yapısı yağsız olmasına karşın cildimi yağlandırıyor.

          4)Bioderma h2o makyaj temizleme suyu ise severek kullandığım bir ürün; bir kere cildimi ne kurutuyor ne de yağlandırıyor. Ayrıca ürünün çeşitli cilt tiplerine uygun farklı türleri hem de çeşitli ebatlarda ambalajları mevcut. Seçme özgürlüğü iyidir :) Suya dayanıklı makyajda biraz zorlansa da günlük makyajı sorunsuz temizliyor; temizlerken de cildimi yakmıyor.

        Okuyucuma not:  Şu an makyaj temizliğim için sadece H2O kullanıyorum; bir daha da farklı bir ürün kullanacağımı zannetmiyorum.

22 Kasım 2013 Cuma

MAC 187 ve 168 FIRÇALARIM


          Makyaja ilk başladığım zamanlarda fondötenimi parmaklarım ile uyguluyordum sonra makyaj süngerleri ile tanıştım fakat o kadar acemiydim ki yüzümde maske varmış gibi görünüyordu. Belki sünger ile fondöten uygulamak çok iyi bir yöntem değildi belki de ben bu konuda yetenek sahibi değildim=)
          20'li yaşlarımın başında ciddi sivilce problemlerim oldu bu sebeple pudra kullanmaya karar verdim ve uzun yıllar da pudra kullanmaya devam ettim. Makyaj fırçalarının önemini tam da bu dönemlerde keşfettim. Sivilce problemimi çözdükten sonra cilt makyajımda fondötene geri döndüm. Pudra kullanmanın verdiği alışkanlıkla fondöteni de uygulamak için fırça gereksinimi duymaya başladım. Yaptığım araştırmalar beni efsane fırça mac 187 ile tanıştırdı. İki yapılı kılları sayesinde likit fondötenimi yüzüme yokmuş gibi uygulayabiliyorum hem de parmaklarım ile uygularken yüzümde homojen bir görünüm elde etmek uzun vaktimi alıyordu şimdi bu fırça sayesin hem çok az ürün hem çok az zaman harcıyorum hem de doğal bir görünüme sahip oluyorum; e daha ne olsun. Böylece mac fırçalarına olan güvenim arttı allık fırçası arayışında olduğum bir dönemde de mac168 aldım; iyi ki de almışım. Açılı ucu sayesinde şimdi sadece allık değil yüzümü kontörlemek için de kullanıyorum.
          Özetlemem gerekirse likit fondöten ya da krem allık uygulamak için 187 ideal çünkü hafif bir uygulama sağlıyor bu sebeple de pigmentasyonu yoğun ürünlerin kullanımında kontrolü elinizde tutuyorsunuz. 168 ise allığı kesik ucu sayesinde tam da elmacık kemiklerime uygulamamı kolaylaştırıyor.
          Peki hiç mi olumsuz yönü yok bu fırçaların; var tabi ... Bir, fiyatı yüksek; iki, alışkanlık yapıyor ;)

21 Kasım 2013 Perşembe

2013 SONBAHAR MAKYAJI ÜZERİNE

          Sonbaharın gelmesiyle tabiatta gerçekleşen renk değişimleri makyajımıza da yansıyor. Toprak tonları her sonbahar olduğu gibi bu sezonda farlar ve ojelerde kendini gösteriyor. Bunun dışında mat yeşiller de çok trend. Eyelinere gelince hem gece hem gündüz makyajında yoluna tam hız devam ediyor =) Kuyruklusu, kuyruksuzu, siyahı, kahverengisi ve ya mürdümü tercihe göre göz makyajımızda kendini gösteriyor. Bu sonbaharın en dikkat çeken yanı ise farlarda siyaha yakın bordo, yakut ya da çok koyu mor tonların yer alması.

          Ojelerde de koyu tonlar oldukça ilgi çekiyor; hatta ünlü markaların yeni renklerine baktığımızda bu tonları ön sıralarda görüyoruz. Dudaklarda da yine koyu mor ve bordolar kendini gösteriyor.
          2013 sonbaharında koyu, kopkoyu tonlar her yerde. Peki hepsini aynı anda mı sürmeli? Neyi ne zaman sürmeli? Bu noktada dikkat etmemiz gereken birkaç husus var. Öncelikle yüzümüzün hangi noktasını vurgulayacağımıza karar vermeliyiz. Vurgu gözlerde olacaksa; gözlerde koyu dumanlı göz makyajı tercih edilirken, yüzün diğer bölgelerinde hiç makyaj yokmuş gibi görünmeli, tabi dudaklarda da nude tonlarda rujlar kullanılmalı. Vurgu dudaklarda olacaksa; gözlerde abartıya düşmemek gerek, ten rengine uygun bir far yada eyeliner, bol bol maskara tamam.
        

          Koyu tonlu ruj hele ki kırmızıysa; insanı rezil de eder vezir de=) Doğru yerde kullanmak çok önemli. Kadınlar üzerinde özgüven arttırıcı özelliğini de unutmamak gerek; o halde topluluk önünde konuşma yapacağımız zamanlarda, düğünlerde, önemli günlerde... kısacası özgüvene ihtiyaç duyduğumuz anlarda, koyu renkli rujumuz bizim yardımımıza yetişebilir ne dersiniz?

CİLT BAKIMINA DAİR

Kim porselen gibi bir cildi olsun istemez. Bazı insanlar bu konuda doğuştan şanslı olsa da ilerleyen yaşlarda bile sağlıklı bir cilde sahip olmak için cildimize gereken özeni göstermemiz gerekiyor.
İşte tam da bu noktada cilt bakımı ile ilgili ürünlerin çokluğu kafa karıştırıyor. Kozmetik ürünler ne kadar güvenilir? Dermokozmetik ne demek? Hangi ürünü ne zaman kullanmalıyım? Gündüz ayrı gece ayrı ürünler mi kullanılmalı? Bu sorular size de tanıdık geldi mi :)
Hadi çözümü adım adım birlikte bulalım;
          - Öncelikle cilt tipimizi doğru belirlemeliyiz (akneli, hassas, kuru, karma, yağlı, olgun, lekeli vb.). Bu konuda güzellik uzmanlarından da yardım alabiliriz. Günümüzde hemen her kozmetik mağazasında bu konuda bize yardımcı olabilecek çalışanlar var. Sevil ve Douglas benim sıkça yardım aldığım mağazalar arasında.
          - Cilt tipimize uygun ürünler seçmeliyiz. Bunların içinde temizleyici, tonik, bakım kremi, göz altı kremi temel ihtiyaçlarımızdan. Bu ürünlerimizi sabah akşam mutlaka kullanmalıyız.
          - Cilt tipimize göre haftada en az 1 kere peeling ve maske uygulamalıyız. Peeling sayesinde cildimiz ölü hücrelerinden arınır ve maske ile cildimizin ihtiyacı olan bileşenler karşılanmış olur.
          Unutmayalım ki her cildin ihtiyacı farklı dolayısıyla kullanacağı ürünler de farklıdır. Sadece sağlıklı cilt ışıldar bu yüzden cildimizi de doğru beslemeliyiz.
         

20 Kasım 2013 Çarşamba

Giovanni Brezilya Keratinli ve Argan Yağlı Şampun&Saç Kremi


          Hemen hemen dört aydır severek kullandığım şampuan ve saç kremimden söz etmek istiyorum; kaldı ki ilk denememde bile saçımdaki değişimi fark etmişken bunca zaman yazısını yazmamam haksızlık bile sayılır.
        Bu ürün ile tanışmam Gratis kampanyası ile oldu ancak kullandıkça bu tesadüf beni oldukça mutlu etti. Ürün Amerika'dan ithal ve yalnız Gratis mağazalarında satılıyor.
     

Ürünün tamamen bitkisel olması benim için en önemli özelliği sonuçta şampuanlarımız en sık kullandığımız ve sadece saçımıza değil tüm cildimize teması olan ürünlerdir. Bu durumda şampuanımızın güvenilir olması gerekiyor. Şampuanın arka yüzündeki etiketi okuyunca (bkz. üstteki görsel) gerçekten insanın içi rahatlıyor. Markanın hayvanlar üzerinde test uygulamıyor olması da alkışlanmaya değer.
Gelelim saçımda yarattığı etkilere; bir kere diğer bitkisel şampuanlarda olduğu gibi saçlarım sertleşmedi hatta saç kremini birlikte kullandığımda saçlarım son derece yumuşak oluyor. Üstüne üstlük saç kremi saçlarımı ağırlaştırmıyor. Ayrıca içeriğinde brezilya keratini ve argan yağı var. Brezilya keratini kalın telli ve dalgalı olan asi saçlarımı daha uysal daha düz hale getiriyor dolayısıyla fön ile saçıma şekil vermem daha kısa zamanımı alıyor. Argan yağının besleyici özelliğini ise artık bilmeyen yok. Her kullandığımda saçımın kalitesinin arttığını hissediyorum. 
Şampuanın ve saç kreminin kokusu da oldukça hoş; tatlı baharatımsı bir kokuya sahip hatta kokusunun Hindistan cevizini andırdığını söyleyebilirim. Tek sevmediğim özelliği ise ambalajının 250ml tüp şeklinde olması. Bu ambalaj hem ml olarak az hem de ürünün kullanımını zorlaştırıyor.

19 Kasım 2013 Salı

Makul Fiyata Şeker Ürünler




Essence ara ara günlük makyajım için kullandığım bir marka. Rujlarını, allıklarını, farlarını ve lipglosslarını kullanıyorum. Aslında bu yazıyı yazma sebebim bu markanın fiyatına karşın ürünlerinin oldukça başarılı olması. Bir kere rujlarına bayıldım çünkü dudaklarıma oldukça nem veriyorlar ki dudaklarımın ne kadar nemsiz olduğunu sürekli belirtiyorum. Samimi olmak gerekirse essence rujları, denediğim birçok markanın rujundan çok daha iyi nem veriyor. Lipglosslarının performansı ise benim için orta düzeyde olmazsa olmaz değil fakat kötü de değil eğer ışıl ışıl lipglossları seviyorsanız deneyebilirsiniz.

Makyaj ürünleri içinde en sevdiğiniz hangisi diye sorarsanız tereddüt etmeden oje derim. Bir kere oje benim için kıyafetimin bir numaralı aksesuarı. Her akşam silip yenilerini sürüyorum; itiraf edeyim bazen ojemin rengine göre kıyafet seçtiğim bile oluyor=) İşte hayatımda böylesine önemli bir yere sahip olan ojeden tek beklentim kolay sürülüp kolay temizlenmesi. Essence ojeleri de geniş fırçası ile kolay sürüm sağlıyor ve çok fazla uğraştırmadan temizleniyor.
Allık ve farları için pigmentasyonunun düşük olduğunu söylemem gerekiyor yine de günlük kullanım için çok da vasat değiller. Hem far bazı kullanarak farlarından randıman almak mümkün.
Özetle fiyatına göre harika ürünleri var diyebilirim; hatta rujlarını denemenizi şiddetle tavsiye ederim=)


18 Kasım 2013 Pazartesi

KIŞ AYLARINDA PRATİK EL ve DUDAK BAKIMI

       
           Soğuk havaların cildimiz üzerinde kurutucu etkisi var. Cildimiz için daha yağlı ürünleri tercih ederek nem bariyerini korumak mümkün peki ya el ve dudaklarımız.
          Çoğumuzun dudakları kış mevsiminde kurur, çatlar, kabuklanır... bu durumun önüne geçmek için akşamları dudaklarımıza peeling uygulayabiliriz. Dudak peelingini bir çay kaşığı zeytin yağına bir çay kaşığı bal katarak uygulayabileceğimiz gibi yüzümüz için kullandığımız peelingi de kullanabiliriz. Ardın da mutlaka lipbalm uygulamalıyız.
           İtiraf etmek gerekirse ben ellerimi nemlendirmeyi ihmal ediyorum. Ellerimi çok sık yıkayan biri olarak her yıkamadan sonra el kremi kullanmak pek mümkün olmuyor. Ancak ellerimiz en önemli organlarımızdan biri ve onlara hak ettikleri özeni göstermeliyiz öyle değil mi? Gün için de ihmal etsem de haftada bir uyguladığım el bakımımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
           Önce ellerimi sıcak su ile bir güzel sabunluyorum ardından da manikür peelingi uyguluyorum; bu peelingi kuaförünüzden temin edebilir ya da evde kendiniz de hazırlayabilirsiniz. Yapımı oldukça basit; küçük bir kavanozun 4/3ünü öğütülmüş deniz tuzu ile doldurun ve sonra üzerine çıkacak kadar pamuk yağı (Pamuk yağı ph değeri olarak cildimize en yakın olan bitkisel yağdır ancak tercihinize göre badem yağı ve ya zeytin yağı da kullanabilirsiniz.) ekleyin ve manikür peelinginiz hazır =) Kullanmadan önce yağ ile tuzu iyice karıştırıp bir tatlı kaşığı kadarını ellerinize uygulamanız yeterli.
          Manikür peelingi ile ellerimi iyice ovaladıktan sonra tırnaklarımı da iyice fırçalıyorum. Böylece kütiküllerimden de kurtuluyorum =) Son olarak ılık su ile ellerimi sadece duruluyorum. Bu aşamada sabun vb ürün kullanmamak gerek çünkü ellerimden yağın oluşturduğu koruyucu tabakanın gitmesini istemiyorum.
          Haftada bir bu bakımı yapar her gece yatmadan önce ellerimizi kremler de yatarsak (şimdiye kadar bir sürü el kremi denedim samimiyetle söylüyorum hiçbiri en kalitesiz dediğimiz bir vazelinin yaptığını yapamıyor) pamuk gibi ellere sahip olabiliriz.

17 Kasım 2013 Pazar

FIRÇA TEMİZLİĞİ

                                              Fırçalar Temizlenir De Yazısız Kalınır Mı

          Hafta sonu demek benim gibi çalışan bayanlar için temizlik günü demek. Temizlik deyince aklımıza yalnız ev temizliği gelmemeli malum hafta boyunca işe giderken makyajımızı yaptık yaptık çıktık; yorgun geldik vs vs makyaj fırçalarımızı bir türlü temizleyemedik. İşte bugün fırçalarımızı temizlemek için doğru zaman =)
          Daha önceleri fırçalarımı temizlemeyi bugün yarın derken ihmal ederdim ancak şunu fark ettim ki fırça temizlemeyi rutin haline getirirseniz mazeretleriniz de azalıyor. Aslına bakarsak ihmali cilt sağlığımız için sakıncalı  bir durum; sonuçta bu ürünler hemen her gün yüzümüzle temas halinde, kirli kaldıklarında bakteri üretmeye müsaitler. Düşünsenize sabah uyandık günlük cilt temizliğimizi ve bakımızı yaptık sıra makyaja gelince aldık elimize bakteri yumağı fondöten fırçamızı, hadi sürelim sürebiliyorsak =)
          Fırça temizliği aslında öyle uzun uzadıya vaktimizi de almıyor halbuki.Bunun için çeşitli markaların fırça temizleyici ürünleri mevcut ancak ben kendi karışımımı kullanıyorum. Anti-bakteriyel bir sıvı sabundan bir miktar küçük bir kaseye döküp üzerine bir tatlı kaşığı kadar badem yağı ekleyip karıştırıyorum. Badem yağını fırça kıllarının sertleşmesini önleme amaçlı kullanıyorum. Fırçalarımı bu karışıma batırarak avcumun içinde ileri geri hareketlerle kıllarına zarar vermeden köpürtüyorum. Durulama işlemini yaptıktan sonra kağıt havlu yardımıyla fazla sularını alıyorum ve bırakıyorum kurumaya. Sonrasında temiz fırçalarımla makyaj yapmanın gönül rahatlığını yaşıyorum =)

16 Kasım 2013 Cumartesi

MY WISH LIST


                                                         


          Merhabalar;
          Farklı bloglarda görüp hemen favorim olan MY WISH LIST konu başlığı ile sizlere ulaşmak istedim. Nedir bu my wish list diyenlere cevabımızı verelim hemen =) Almak istediğim ürünler hakkında sohbet ediyoruz, hepsi bu.
          Hiç vakit kaybetmeden almak istediğim ürünleri nedenleriyle sıralayayım.

 Sevdiğim bir markanın maskarasıyla listeme başlıyıyorum, Lancome Hypnose Star. Şimdiye kadar farklı markaların rimellerini denedim fakat bu ürün de almak istediklerimin içinde; gerçekten hipnoz edici bakışlara sahip olabilecek miyim merak ediyorum =)

Yumuşak yapısı ve canlı renkleri ile kozmetik alışveriş listemin üst sıralarında yer
alacak olan sevimli ürün Clinique chubby stick ruj. Ambalajın sempatikliği de ayrı bir detay tabi =)
 



          Mineral makyaj son zamanlarda oldukça ilgimi çekmeye başladı.Bu konuda yaptığım araştırmalar sonucunda mineral fondöten almaya karar verdim. Ürünleri inceledim ve 2 markada karar kıldım. Hangisini tercih ederim şimdilik bilemiyorum bu sebepten hem Yungblood hem de Avene mineral fondötenin resimlerini ekledim.


        BB krem kullanımı adeta bir kozmetik çılgınlığı haline geldi neden bilmem ben bu tür çok tutan ürünlere hep ön yargı geliştiririm ve bu ön yargımı kırmak oldukça zor olur nitekim; sırf meraktan bir haftadır BB krem kullanıyorum yine de gözüm CC kremlerde. Sözün kısası BB’yi anladık nedir bu CC diyenlere kısa bir not; CC İngilizce “Color Correcting” teriminin kısaltması ve renk düzgünleştirici anlamına geliyor. BB kremin geliştirilmiş hali olan bu kremin en ayırt edici özelliği daha hafif olması. Yağlı ciltler tarafından rahatlıkla kullanılabilen krem, güneş koruması sağlıyor, nemlendiriyor aynı zamanda bir fondöten misali cilt tonunu eşitliyor. BB kreme kıyasla daha besleyici içeriklere sahip CC kremler, daha etkili bir kapatıcılık sağlıyor. Yüksek SPF koruması sayesinde UVA ve UVB ışınlarına karşı daha güçlü bir koruma sunuyor. Hal böyle olunca gel de almak isteme =) Beni hiç
üzmemiş bir marka olması sebebiyle Clinique tercihim olacaktır.
 
 
            Bu aralar canım acayip bordo ruj istiyor =)) Şaka bir yana sonbaharın gelmesinden midir yoksa 30lu yaşlarıma az kalmasının etkisinden midir bilmem koyu renkli rujlar benim için daha popüler olmaya başladı hatta siyaha yakın bordo rujları çok elit buluyorum. Bu sebeple de almak istediklerim listeme Mac Diva ruju ekliyorum ve listeme burada son veriyorum.
          Bu yazımı oluştururken ben çok keyif aldım dilerim size de okurken aynı duyguları aktarabilirim=)